Kadınlarda cinsel birlikteliğin sağlandığı anatomik bölge olan vajinayı çevreleyen kaslarda, istemsiz ve ısrarlı bir şekilde meydana gelen kasılmalar ya cinsel birleşmeyi toptan engellemekte ya da cinsel birliktelik gerçekleşse bile ağrılı olmasına yol açmaktadır. Bu duruma vajinismus adı verilir. Vajinismusta kasılma sadece vajinanın çevresindeki kaslarla sınırlı kalmamaktadır. Cinsel birlikteliği gerçekleştirememenin verdiği kaygı ya da olabilecekler karşısındaki korku nedeniyle tüm vücutta bir kasılma, gerginlik ve ruhsal bir endişe ve çoğu zaman panik durumu söz konusudur. Vajinismusta penis vajen birleşmesi klasik olarak gerçekleşmemektedir. Bu durum eşler arsında sorunlara yol açmaktadır. Son derece kısıtlı gerçekleşen cinsel yaşam her iki tarafa da tat vermemektedir.

“Ya acırsa, ya kanarsa” gibi çoğu zaman geçmiş dönemlere ait korku ve endişeler kişilerin olması gerektiği gibi davranmalarının önüne geçmektedir. Vajinismus hastalarının çoğunda jinekolojik muayene bile zorlukla yapılmaktadır. Çoğu kişi kendilerine anlatılan ya da bir şekilde duydukları yanlış bilgilerin esiri olmaktadırlar. Duyulanların bir çoğunda ağrı, acı ve kanama hikayeleri vardır. Her ne kadar duyulanların tamamına yakını gerçeği yansıtmıyor olsa da, kişilerin çoğu kendilerinde de aynı ağrı, acı ve kanamaların olacağına inanırlar. Hatta kızlık zarlarının yırtılması, parçalanması (!) sonucu dayanılmaz bir acı ve kanamanın olacağı şeklinde beklenti anksiyetesi yaşarlar. Bu durumda kendini koruma iç güdüsüyle kişi cinsel ilişkiden uzaklaşır. Kişiler kimi zaman tiksintiye kadar varan tepkiler geliştirirler.

Çoğu kişi cinsel birliktelik (ve hatta muayene esnasında) bacaklarını çapraz hale getirir ilişki ve muayeneyi engeller. Cinsel birlikteliğin ön sevişme aşamasında çoğu zaman sıkıntı yoktur. Ancak tam penis vajen birleşmesi gerçekleşecekken kişi vajen kaslarını tamamen kasarak ilişkiyi engeller. Aslında vajinismus hastalarının çoğunda, istemesine rağmen gerçekleşmeyen birlikteliğin istemsiz bir şekilde vajen çevresindeki kasların kasılmalarından kaynaklandığı söylenebilir. Cinsel mitlerden psikodinamik açılımlara kadar bir çok varsayım vajinismus gelişmesinin nedeni olarak görülmektedir.

Vajinismus nedeniyle biten ya da bitmeye yüz tutan evlilikler vardır. Oysa tedavi edilebilen bir hastalık olarak vajinismus, cinsel işlev bozuklukları içinde değerlendirilen ve nadir görülen bir durumdur. Cinsel birlikteliğin sağlanamaması nedeniyle kadınlar kendilerini eksik hissettiklerini söylerken, toplumsal açıdan da tamamlanmamış ya da gerçekleşmemiş evlilik olarak değerlendirilmektedir. Başlangıçta geçici olarak kabul edilmesine ve sorun olarak görülmemesine rağmen zamanla olumlu bir sonucun alınamaması eşler arasında sıkıntı yaşanmasına yol açar. Oysa tedavi için doğru bir adrese gidildiğinde vajinismus tedavi edilebilmekte ve mutlu bir cinsel yaşam mümkün hale gelmektedir.

Zarın cerrahi operasyonla kesilmesinden cinsel birliktelik öncesi alkol alımına kadar pek çok yöntem denense de bu yollarla tedavi çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Halk arasında konuşulan yöntemlere itibar edilmemelidir.

Tedavide psikolojik boyut ihmal edildiğinde sonuç genelde olumsuzdur. Vajinismusun gelişimi üzerine ileri sürülen varsayımlardaki çeşitlilik gibi, tedavide de doğal olarak bir çok faktör dikkate alınmalıdır. Bu yüzden vajinismusta genelde önerilen tedavi yöntemi; “bütüncül yaklaşım” olarak görülmektedir. Psikodinamik temelde, psikoeğitimle desteklenen bilişsel davranışçı terapi yöntemlerinin daha iyi tedavi etkisi sağladığına dair yayınlar vardır.

Tedaviye uyum ve başarıda bir çok faktör rol oynamaktadır. Bu alanlarda alınan eğitimlerin yanısıra terapistin hasta ile kurduğu terapötik ilişki ayrı bir önem kazanmaktadır. Bu yüzden her psikoterapi sürecinde olduğu gibi burada da psikoterapi uygulaması bir sanattır. Maalesef bazı kişilerin aldıkları eğitimlerden sonra meslektaşlarına gönderdikleri yazılarla hasta toplama gayreti içinde olduklarını görüyoruz. Hastanın bizzat kendisinin tercih etmediği ve yönlendirildiği bu tip “simsarlı” ilişkilerin vajinismus gibi ayrı bir hassasiyet gerektiren tedavilerde hastaya yarardan çok zarar verdiği kanaatindeyim.

Kaynaklar:
Prof. Dr. M.Hakan TÜRKÇAPAR. 2011. Bilişsel Davranışçı Terapi ders notları.
Doç.Dr. Cebrail KISA. 2010 Vajinismus. CK yayınları. Ankara.
H.Singer KAPLAN. 2010. Cinsel Terapi El Kitabı. CK yayınları. Ankara.
R.O. STANLEY.2005. Cinsel Bozuklukların Tedavisinde Hipnoz Kullanımı. Klinik Hipnoz. Psikoterapi ve Hipnoz Derneği Yayınları.

Erken Boşalma

Erkeklerde en yaygın görülen cinsel problemlerden biridir. Erken boşalma halk arasında her ne kadar boşalma süresinin kısalığı ile tanımlanıyorsa da bu çok doğru bir yaklaşım değildir. Erkeğin cinsel ilişkilerinin bir çoğunda denetimsiz ve kontrolsüz olarak boşalmasına Erken Boşalma demek daha doğru bir tanımlama olabilir. Burada sözü edilen denetimsiz ve kontrolsüz boşalma; penis vajina birlikteliğinden hemen önce yada sonrasında kişinin boşalma refleksini kontrol edemeyip ejekülasyonun(boşalmanın) gerçekleşmesi şeklinde gerçekleşmektedir.

Bir erkekde erken boşalma probleminden bahsedebilmemiz için esas ölçü en az altı ay düzenli bir cinsel birliktelik yaşanmasıdır.Erkeklerde ereksiyon kadınlarda vazokonjesyon dedigimiz durum istemli bir şeklilde kontrol altına alınamaz. Kişi cinsel uyaranın sahasına girdiginde bu durum kişiden bağımsız bir şekilde gerçekleşir, ama boşalma ve orgazm dedigimiz refleksler kontrol altına alınabilir bir süreçtir. Kişi orgazmı ve boşalmayı tıpkı idrarını tutması gibi erteleyebilir ve bunu ögrenebilir. Erken boşalmada cinsel terapiye yanıt oldukça iyidir.

Erken Boşalmanın Belirtileri

Görülme Sıklığı

Yurt dışında yapılan klinik çalışma ve vaka raporlamalarında bu durumun görülme sıklığının %20 ile % 30 arasında değişiklikler gösterdiği görülmüştür.Diğer cinsel işlev bozukluklarında olduğu gibi toplumlarda görülme sıklığı kültürel alt kodlar ve bireylerin psikososyal yaşantılarıyla alakalıdır.

Ülkemizde ise görülme sıklığı son derece yüksek olup erkekler arasında en yaygın görülen cinsel sorunlardan bir tanesidir.resmi sonuçlar yurt dışıyla paralelik göstersede türk erkeklerinin %60-%70 lik kısmı erken boşalma problemi yaşadığı bilinmektedir.Cinsel terapi hizmeti veren özel ve resmi kurumlara erektil disfonksiyondan sonra en fazla bu sorunda başvuruların yapıldığı görülmüştür.

Erken Boşalmanın Nedenleri

Erken boşalmanın altında neredeyse sayılamayacak kadar neden bulunmakta­dır. Esasında her bir vaka kendine özgü nedenlere sahip diyebiliriz.Aşağıda erken boşalma problemi yaşayan bireylerin sahip olduğu en yaygın organik ve psişik nedenleri sıralayacağız.

Organik Nedenler

Organik nedenlerin altında yatan sebeler, Prostat iltihabı ( Prostatit), T12-L1 dü­zeyindeki nörolojik yaralanmalar, merkezi sinir sisteminden kaynaklanan hasta­lıklar, magnezyum düşüklüğü, hipertiriodi, penis cilt yüzeyinin aşırı hassasiyeti yada erkeğin başka bir cinsel problemine dayalı ikincil bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Boşalma Süreleri ve Sınıflandırılması

Psikolojik nedenler

Kaynaklar:

Prof. Dr. M.Hakan TÜRKÇAPAR.Bilişsel Davranışçı Psikoterapi Eğitim Ders Notları. 2011 Ankara
H.Singer KAPLAN. Cinsel Terapi El Kitabı. 2010. Ck Yayınları Ankara
R.O.Stanley. Cinsel Bozuklukların Tedavisinde Hipnoz Kullanımı. Klinik Hipnoz. Psikoterapi ve Hipnoz Derneği Yayınları.2005

Gökhan GÖKSU. CİTEB Ders Notları.2013. Ankara
www.citeb.org