Evlilik & Aile Terapileri ve Aile Danışmanlığı

Aile Danışmanlığı, ailelerin ekonomik, toplumsal, kültürel ve psikolojik sorunlarla baş edebilmeleri için korunması, desteklenmesi ve güçlendirilmesi amacına yönelik danışmanlığı ifade eder.
Aile Danışmanlığı; aile yaşamını korumak, desteklemek ve sorunların çözümüne yardımcı olmak amacıyla aile bireylerine yönelik koruyucu-önleyici, eğitici-geliştirici, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerin yanı sıra rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinin de bir bütünlük içinde verildiği uygulamalardır (bkz:www.aileterapileri.com).
Aile Danışmanlığı koruyucu sağlık bağlamında; aile hayatının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi yoluyla ailenin refahı, mutluluğu ve bütünlüğünün sağlanması, uyumlu aile ilişkilerine katkıda bulunulması, aileyi bir arada tutan bağların kuvvetlendirilmesi, aile üyelerinin kişiliklerinin sağlıklı biçimde gelişmesi, birey olma potansiyellerinin güçlendirilmesi ve toplumsal yaşama uyumlarının sağlanması, sağlıklı çocuk yetiştirme bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi ile aile sisteminde özgürlük, sorumluluk ve toplumsal değerler arasında bir denge sağlanması amaçlarına yöneliktir.
Aile Danışmanlığı ve Eğitiminde bu amaçlara uygun olarak; evliliğe hazırlık, eşler arası uyumsuzluk, tek ebeveynlik, ebeveyn-çocuk ilişkisinden doğan sorunlar, aile içi rol ve sorumlulukların dağılımı, yaşlı ve engelli üyelerin bakımı, boşanma öncesi ve sonrası yaşanan sorunların giderilmesi vb. konularda ailenin kendi kendine yeterli hale gelmesi yönünde mesleki çalışmalar geliştirilerek sürdürülmektedir. Ayrıca, kadının toplum ve aile içerisindeki statüsünün yükseltilmesine yönelik programların geliştirilmesi, aile içi şiddetin önlenmesi, ailenin eğitilerek desteklenmesi konularında, rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilerek ailenin toplumsal ve ekonomik değişimi için uyumuna yardımcı olunmaktadır.
Aile Danışmanlığı ve Eğitimi Sertifikası
Ailelere danışmanlık yaparak sorunlarını çözmelerine yardım edecek olan kişilerin nesiller arası travma aktarımları, stres ve duygu yönetimi, krize müdahale, aile ve çocuk hukuku, çatışma çözümü, aile-sağlık etkileşimi gibi konularda yeterli düzeyde bilgi ve beceri sahibi olmaları gereklidir. Programın içerik ve formatı 07/10/2007 tarihli 26666 sayılı Sosyal Hizmetler Ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Aile Danışma Merkezleri Yönetmeliği 4/b maddesine uygun olarak hazırlanmıştır. “Aile Danışmanlığı” konusunda danışanlarıma yardımcı olabilmek amacıyla ilgili yönetmelik gereği gerekli eğitimleri alarak sertifikasyon sürecimi tamamlamış bulunmaktayım.
Evlilik ve Aile Terapisi
Aile, toplumun temel taşı olması nedeniyle diğer ülkelerle birlikte bizde de son yıllarda artan bir önemle üzerinde durulan bir konu haline gelmiştir. Ancak bu önemliliğine rağmen maalesef ortak bir tanımlama ile bir tarifi yapılabilmiş değildir. Türk Aile Yapısı Özel İhtisas Komisyonunun tarifine göre “Aile; kan bağlılığı, evlilik ve diğer yasal yollardan, aralarında akrabalık ilişkisi bulunan ve çoğunlukla aynı evde yaşayan bireylerde oluşan; bireylerin cinsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılandığı, topluma uyum ve katılımların sağlandığı ve düzenlendiği temel bir birimdir” (akt. Bulut, 1990). Bu tanıma göre rahatlıkla söylenebilir ki; aile birbirine bağlı kuvvetlerden etkilenen bir sosyal sistemdir. Sistemi oluşturan her bir parça bir diğerini etkilemektedir. Bu yüzden ailede bireysel özelliklerin varlığında biz kavramı korunabilmeli ve denge daima gözetilmelidir. Bireysel özellikler kısıtlandığında bağımlılık ön plana çıkarken, bireyler arasında derin yarıklar oluştuğunda da ortak paydalar darmadağın olabilir. Aile aslında, “ ben’in varlığında biz olabilmektir.”
Aile kurulduktan sonra artık ortak bir amaç için vardır. Aileyi meydana getiren üyelerin ayrı ayrı bireysel ihtiyaçları, istekleri, dürtüleri ve arzularından öte ailenin amacı ve ortak çıkarları dikkate alınır. Ortak amaç doğrultusunda hareket eden aile üyeleri, kimi zaman bireysel amaçlarıyla çakışan ama kimi zaman da örtüşen sonuçlarla karşılaşabilirler. Ortak amaç artık bir üst değer olarak görülebilmelidir.
Aile ve Çift Danışmanlığı
20.yüzyıl sanayi çağı toplumsal hayatı tüm boyutlarıyla etkilemiştir. Teknolojinin gelişmesi toplum yaşamını etkileyerek aile yapısının değişmesine, ailenin ana-baba ve çocuktan oluşan çekirdek aileye dönüşmesine, hatta tek ebeveynli ailelerin yaygınlaşmasına yol açmıştır.
Geniş aileden, çekirdek aileye geçişte ortaya çıkan sorunlardan birisi aile üyelerinin üstlendiği rollerin bireyler tarafından kabullenmesiyle ilgilidir. Günümüzün gelişen ve değişen ailesi, üyeleri arasında uyumlu birlikteliği sağlamada zorlanmaktadır. Özellikle aile üyelerinin kentli ana-baba, çalışan anne olma gibi hızla değişen rollerine uyum sağlamamaları, aile içindeki iletişim ve etkileşimi bozmakta, kuşaklararası çatışmaları artırmaktadır. Aile üyelerinde sıkıntıya yol açan bu tür engellemeler, genelde ailenin varlığını korumasını güçlendirmekte, özelde de aile üyelerinin sosyal ve ruhsal varlığını bozmaktadır. Bu durumda aile toplumsal sistem içinde hasta bir kurum niteliği kazanmaktadır.
Tüm bu nedenlerle modern toplum hayatında yalnız kalan ailelere yardım ve destek sağlamak üzere çeşitli hizmetlerin gelişmesi gereği ortaya çıkmıştır. Ailenin dağılmasını önlemek, sıkıntıların giderilmesine yardımcı olmak üzere insancıl ve gönüllü bir hareket olarak başlayan yardım faaliyetleri 20. Yüzyılda sistemli ve bilimsel bir biçimde yapılmıştır. Günümüzde ailelere üç boyutlu hizmet sunulmaktadır;
Aile terapi ve danışmanlığı,
Aile yaşamı açısından eğitim,
Ailenin sosyal kurumlarla ilişkilerini düzenleme ve savunuculuğunu yapma…
(Güren, 1991)
Aile ve Çift Terapisi
En basit tanımıyla Aile ve Çift Terapisi, terapi sürecinde birden fazla aile bireyinin terapiye dahil edildiği bir psikoterapi türü olarak tanımlanabilir.
ALAN S. Gurman’a göre Aile terapisi; özellikle aile bireyleri arasındaki etkileşimleri değiştirmeye odaklanmış, bir birim olarak ailenin ya da ailenin alt sistemlerinin ve / veya birey düzeyinde aile üyelerinin işlevselliğini iyileştirmeyi hedefleyen, bir psikoterapötik çabadır. (Kaplan & Sadock’s. İçinde “Aile ve Çift Terapisi” Alan S.Gurman, J.L.Lebow)
Aile ve çift terapisi ilişki sorunları konusunda son derece yararlı sonuçlar alınan bir terapi yaklaşımıdır. Basit bir aile içi tartışmadan ileri düzeydeki anlaşmazlığa kadar, çeşitli düzeylerde aile içinde meydana gelen evlilik (ya da eş) sıkıntılarının çözümüne yardımcı olan bu terapi türünde temel hedef, ilişkinin işlevselliğindeki değişimdir.
Çift terapisi derken bireylerin illaki evli olmaları zorunlu değildir. Evlilik öncesi ya da beraber paylaşılan yaşamlar da bu tanım içinde kendilerine yer bulabilir.
Psikoterapi yaklaşımlarının çoğu danışanların geçmişi üzerinde dururlar. Problemin asıl nedeninin geçmiş yaşantılar olduğunu varsayarlar. Oysa aile terapi yaklaşımlarının çoğu kişinin geçmişinin sorunun oluşumunda önemli olabileceğini kabul etmekle birlikte, gerçek nedenleri geçmişte değil de bir sistem olarak günümüzde aile içi iletişim ve etkileşimlerde arar. Aile terapisinde sorun bu açıdan bakıldığında bir sistem olarak ailenin bütünlüğü içinde aranmaktadır. Bu bakımdan terapist aile bireylerinin seansa getirdikleri sorunlara ve şimdiye odaklanır.
Aile ve çift terapilerinin özel amaç ve hedefleri olabileceği gibi, genel anlamda, evlilik ve aile içi uyumu arttırmak, ilişkilerde ve etkileşimlerde doyumun sağlanmasına katkıda bulunmak, nitelik ve niceliksel farklılıklar oluşturmak, eşler arası ve aile içi uyumsuz tutum ve davranışların değiştirilmesinde önderlik etmektir.
Aile ve çift terapilerinin tarihsel geçmişine şöyle bir göz attığımızda, Murray Bowen, Jay Haley, Don Jackson, C. Whitaker, V. Satir ve Salvador Minuchin’in bu alana yaptıkları katkıları görebiliriz.
Son yıllardaki gelişmeler, insanın durumunu inceleyen baskın ve geleneksel ruh sağlığı bakış açılarının çok ötesinde alana daha geniş bir pencereden bakmayı zorunlu kılmış, ilişki işlevselliğini temel alan bütüncül bir yaklaşım benimsenmiştir.
Aile ve çift terapi ekollerine bakıldığında bir çok farklı ekolle karşılaşılmaktadır. Hemen bir çok bireysel terapi ekolünün neredeyse bir de Aile ve çift terapi modeli de vardır. Bilişsel- davranışçı terapilerden Psikodinamik terapi ekollerine kadar geniş bir yelpazede yer alan bu yaklaşımlar, günümüz bütüncül (Bütünleştirici) terapisinin de zeminini oluşturmaktadırlar. Günümüz aile terapileri, ekol temelli olmaktan çok, daha geniş bir perspektifle içine kültürel öğelerin de dahil edildiği tüm bu yaklaşımların bir bileşiminden ibaret gibi görünmektedir.
Bunlardan bilişsel davranışçı, kısa süreli, psikoeğitimsel ve yapısalcı yaklaşımlar daha çok ailenin geliş sorununa odaklıdırlar. Bilinçdışı psikolojik süreçlerle ve ailenin ya da aile bireylerinin geçmişi ile ya ilgilenmezler ya da çok az bir ilgi gösterebilirler. Daha çok “şimdi ve burada” ya odaklı çalışırlar.
Bu durum aynı zamanda yeni bir olguyu zorunlu kılmaktadır. Diğer terapiler için ne kadar geçerli ise Aile terapileri için de o kadar geçerli olan bir gerçeğe burada bir kez daha tanıklık ediyoruz; özellikle aile terapileri için, bir çok terapi ekolü hakkında belki de bireysel terapilerden daha çok bilgi sahibi olmak zorunluluğu bulunmaktadır. Bireysel terapilerde belli ekolde belli tedavileri üslenmek mümkün iken aile terapilerinde terapinin doğası gereği “alandan” bilgi sahibi olmak adeta bir zorunluluk gibidir. Aile terapisini üslenen bir terapistin, danışanına daha iyi yardımcı olabilmesi için diğer ekolleri de bilmesi gerekir. Bu konuda yeterli bilgiye sahip olan bir terapist ancak bütüncül (bütünleştirici, eklektik) bir yaklaşım sunabilir. Son yıllarda konuya verilen önem hasebiyle, sadece ekoller arası değil, disiplinler arası sınır da bir hayli zorlanmıştır. Psikiyatrlardan sosyal çalışmacılara kadar hemen bir çok disiplin mensubu konuya yoğun ilgi göstermiştir. Bu durum her ne kadar bir zenginlik olarak kabul edilse de özellikle “sosyal psikologların” daha fazla ilgi alanına girdiğini söyleyebiliriz. Kimi ne kadar ilgilendirdiği bir yana; ister psikiyatr, ister psikolog olsun iyi bir terapist olabilmek için “ek terapi eğitimi” almak mutlak surette gereklidir. Bu yüzden Aile ve evlilik danışmanlığı ya da terapisi için müracaat ettiğiniz danışmanın hangi eğitim süreçlerinden geçtiğini lütfen sorunuz. Yüzlerce saate tekabül eden bu eğitimleri almayan kişilere ister hekim isterse psikolog olsun danışmayınız.
Bir problemin çözümünde birden çok çözüm yolu olabileceği gibi aile terapilerinde de bu tarzdaki çoklu yaklaşım etkili sonuç alınmasında önemli bir faktör gibi gözükmektedir. Aile terapilerinde birden çok yöntemin kullanılıyor olması, çeşitli psikiyatrik hastalıkların tedavisinde de net ve etkin sonuçlar elde edilmesine katkıda bulunmaktadır. Şizofreni gibi bazı psikotik sorunlarda, uygulanan tedaviye aile terapisi seansları dahil edildiğinde daha yüz güldürücü sonuçlar alındığı belirtilmektedir (a.g.e.). Hatta bu bakımdan bazı olgularda aile ve çift terapileri ilk tedavi seçeneği olarak değerlendirilmektedir. Müracaat eden bireylere sadece psikopatalojik boyuttan bakma yanlışlığına düşülmemesi ve ailenin sistematik bir yaklaşımla ele alınması terapideki başarı ihtimalini arttıran faktörlerdir. Sağlıktaki yeni paradigma olarak kabul edilen “BioPsikoSosyal” yaklaşım herhalde en iyi aile ve çift terapilerinde kendini bulmaktadır.
Aile terapilerinin kazandırdığı en önemli donanımlardan biri de iletişim ve sorun çözme becerileridir. Aileler bu sayede daha tatminkar bir yaşam sürdürebilmektedirler.
Aile terapilerinin amaçları
Aile terapi ve danışmanlığı eşler ve diğer aile bireyleri arasındaki iletişim ve etkileşim üzerine kuruludur. Terapist sorun olarak gündeme getirilmeyen bir konuya değinmez. Temel amaç, gündeme sorun olarak getirilen konu üzerinde aile içi uyum ve iletişimi sağlayarak ortak bir noktada buluşabilmektir.
Aile içi ilişkilerde olası kaygı ve çatışmaları önlemek, eğer bir tahribat varsa bunu gidermek veya onarmak.
İster aile içinden gelsin isterse dışsal olsun her türlü kriz durumlarında ailenin dayanma gücünü arttırmak, bu gibi durumlarda aile içi dayanışmayı sağlamak.
Aile bireylerinin her türlü duygusal ve diğer gereksinimlerinde karşılıklı hoşgörü ve yardımseverlik ilkesi dahilinde, aile içi işbirliğinin sağlanması konusunda katkıda bulunmak.
Aile içi bireyler arası rollerin uygun rol ve becerilerle desteklenmesinde ve ilişkilerin arttırılmasında yardımcı olmak.
Aile içi iletişim ve ilişkilerin sağlıklı bir yapıya kavuşturularak ailenin toplum içinde dengeli ve saygın konuma ulaşmasında katkıda bulunmak.
Aile içi bireylerin bireysel sorunlarında aile içi dayanışmanın ne şekilde gerçekleşmesi gerektiğini belirlemek ve uygulamalı gösteriminde bulunmak.
Aile ve Çift terapileri ne kadar etkilidir?
Gurman ve Lebow (1995)’a göre; “literatürdeki metaanaliz ve derlemeler aile ve çift terapisinin genel olarak etkin girişim şekilleri olduğunu ve etkinlik büyüklüğünün bireysel psikoterapi ve psikofarmakoloji (ilaçla tedavi) ile boy ölçüşebildiğini göstermiştir. Daha özgül bir anlatımla, belirli hastalıkları hedef alan pek çok çift ve aile terapisinin tek başlarına ya da diğer tedavi bileşenleri ile birlikte uygulandığında söz konusu hastalıkların üzerinde klinik olarak anlamlı bir etki yaratabildikleri gösterilmiştir.”(Kaplan & Sadock’s. Comprehensive Texbook of Psychiatry. Shf: 2594. 8. Baskı. Güneş Kitabevi. Ankara.)
Aile terapisi kaç seans yapılır?
Aile terapilerinde ideal süre, ekol yaklaşımlarına göre değişim göstermekle birlikte, bireysel terapi seanslarına göre daha kısa sürmektedir. İçinde bütünleştirici terapinin de yer aldığı çoğu terapi; 50 ila 90 dakikalık sürelerden oluşan, 5 ila 20 seanslık terapi yapılanmasını kullanmaktadırlar.
Aile terapistine hangi durumlarda müracaat edilmelidir?
Aile ve çift terapilerinin bir çok psikolojik sorunun terapisinde ve koruyucu ruh sağlığı alanında kullanıldığını biliyoruz. Ama yine de dikkat çeken bazı kullanım alanlarını aşağıda bilgilerinize sunuyoruz;
- Aile içi iletişim ve çift ilişkilerinde zorlanmalar
- Evlilikte uyum bozukluğu ve Boşanma
- Evlilik dışı ilişkiler ve evlilikte ayrı yaşama
- Alkol ve madde kullanım bozuklukları
- Aile içi şiddet ve zorlamalar
- Duygusal istismar ve ihmaller
- Cinsel işlev bozuklukları (Erken boşalma, Vajinismus, Cinsel isteksizlik v.d.)
- Çocuk ve ergen sorunları (davranış boz., Okul problemleri, Dikkat eksikliği…)
- Yeme bozuklukları (Anoreksi, Şişmanlık v.d.)
- Aile içi yaşam değişiklikleri
- Anksiyete bozuklukları (O.K.B., Panik atak v.d.)
- Duygudurum bozuklukları (Depresyon v.d.)
- Evlat edinme ve üvey anne baba ilişkileri
- İş stresi ve kayıplar
- Kayıp ve yas durumları
Aile terapi ve danışmanlığında dikkat edilmesi gereken noktalar
Terapistinizin ister psikolog ister psikiyatr olsun mutlaka aile terapi eğitimi almış olup olmadığını kontrol edin, öğrenin. Hiçbir kişi doğal olarak aile terapisti ya da danışmanı değildir. Yüzlerce saate karşılık gelen eğitimler çoğunlukla özel kuruluşlarca ve enstitülerce verilmektedir. Bireysel psikoterapi eğitiminin alınmış olması da aile terapisi uygulamak için yeterli değildir. Aile terapileri başlı başına bir psikoterapi yöntemi olup, belli bir eğitimi zorunlu kılmaktadır.
Aile ve evlilik terapi ve danışmanlığı sadece konuşmaların yapılıp şikayetlerin dile getirildiği süreçlerden ibaret değildir. Terapi seanslarında terapistinizin sizlere verecek olduğu uygulamalı ev ödevlerini eksiksiz yerine getirmek durumundasınız. Aksi takdirde olumlu bir sonuç alınamaz.
Aile ve evlilik terapi ve danışmanlığı evliliğin kurtarılması amacıyla yapılan zorlama seanslar bütünü de değildir. Seansların bitiminde ne olacağını şimdiden kestirmek kahinlik yapmak demektir.