HYT’nin asimilatif bütüncül bir model olduğundan söz etmiştik. Dolayısıyla etkilendiği ve uygulaması içinde yer verdiği birçok psikoterapi modeli vardır. Ancak bu ekollerden söz etmeden önce asimilatif mantığın ne olduğuna çok kısaca bir alıntıyla değinmek isterim.
“1992’de öne sürülen asimilatif entegrasyon yaklaşımında, merkezde bir ana teori bulunurken, diğer yaklaşımların teknik ve kavramları bu orijinal yönelime asimile edilir. Bu asimilasyon sürecinde hem ithal edilen teori hem de merkezde hazır bulunan teori karşılıklı olarak değişime uğrar47. Asimilatif entegrasyonun amacı bir yandan orijinal teoriyi korurken, diğer taraftan terapistin yaklaşımındaki zayıflıkları düzeltebilecek ampirik müdahaleleri bu teorinin bünyesine katmaktır.” (Özakkaş & Varol, 2009).
Yukarıdaki satırlardan da anlaşılacağı üzere, asimilatif olması hasebiyle HYT ayrı ayrı seanslarda ÇYU ve Hipnozun beraberce kullanıldığı bir teknik değildir. Hem hipnozun hem de ÇYU’nun bazı uygulama modellerini kendi mantığı içinde asimilatif yaklaşımla entegre etmiş yeni bir uygulama tekniğidir. 2001 yılındaki yayında Shapiro hocamız çok haklı olarak “beraberce kullanımı” eleştirmiştir. Çünkü o yayında sözü edilen Vak’a örneklerinde entegratif bir uygulamadan daha çok, bazı seanslarda EMDR uygulamalarına, bazı seanslarda da her hangi bir gerekçe gösterilmeden hipnoz uygulamalarına geçildiği görülmektedir (American Journal of Clinical Hypnosis 43:3,4 January/April 2001). HYT’de böyle bir uygulama söz konusu değildir.
HYT, içinde şu terapi yaklaşımlarına yer verir; Hipnoterapi, Bilişsel Davranışçı Hipnoterapi, Çift Yönlü Uyarımlar, BDT, Şema Terapi, Mindfulness, Psikodinamik Yaklaşımlar ve Duygu Odaklı Terapi. HYT, özü itibariyle duygu temelli çalışan ancak düşünce, davranış, beden duyumları ve bilinçaltı süreçleri de merkeze alan bütüncül bir tekniktir. Diğer terapi ekollerine alternatif değil onlarla birlikte bütüncül yaklaşıma uyum gösteren bir teknik olarak dikkat çekmektedir.
HYT; bir bakıma bir “legoterapi” modelidir. Terapist kendi terapi modeline göre uygulamalarına devam ederken, ihtiyaç hissettiği her hangi bir zamanda, HYT’ye yer vererek; örneğin travmatik bir süreci ya da güncel bir tetikleyiciyi çalışıp sonlandırarak, yine kaldığı yerden kendi terapi uygulamasına devam edebilir. Bu durum daha kısa bir terapi süreci ve daha etkin bir sonuç olarak terapinin bütününe etki edecektir. Bu yönüyle de HYT, terapistlerin alet çantalarında bulunması gereken bir teknik olarak dikkat çekmektedir.
Danışan başından geçen, ve kendisinde 1ila 10 arasındaki bir skalada sıkıntı meydana getiren bir olay ve durumu görselleştirebiliyorsa, bununla ilgili duygularını, kendine yönelik inancını ve bedeninde hissettiği duyumu ifade edebiliyorsa (ki, bunlardan en az biri süreci başlatmak için yeterli gelebilir) bu durum HYT için çalışma alanı olarak kabul edilebilir. Diğer terapi türlerinde de olduğu üzere bazı dışlama kriterleri olmakla birlikte HYT, aşağıdaki hastalıklarda kullanılabilir.
Panik Bozukluğu, Kaygı Bozuklukları, OKB, Depresyon, Komplike Yas, Rahatsız Edici Anılar, olumsuz yaşam deneyimleri, Fobiler, Özgül fobiler, Ağrı Rahatsızlıkları, Yeme Bozuklukları, Performans Kaygısı, Stres Yönetimi, Bağımlılıklar, Cinsel ve/veya Fiziksel Taciz, Tecavüz, Beden Algısı Bozuklukları, Cinsel İşlev Bozuklukları, Davranım Bozuklukları, Özgüven Sorunları, Migren, Fibromiyalji ve Fantom Ağrısı, Kompleks ve basit travma ve Travma sonrası stres bozukluğu…